Tüketici Senedi ve İptali (Menfi Tespit Davası)

tüketici senedi, menfi tespit davası, nama yazılı, emre yazılı, senet iptal davası, istanbul, beylikdüzü, avukat.

1. Giriş

Günümüzde tüketici kredileri ve kredi kartlarının yaygınlaşması ile birlikte tüketicilerin taksitli veya vadeli alışverişlerinde tüketici senedi uygulaması azalmış olsa da halen uygulaması devam etmektedir. Özellikle beyaz eşya satışı, dershane, yabancı dil eğitimi, güzellik merkezi uygulamaları ve hatta konut satışları gibi alanlarda satıcı veya sağlayıcılar tahsil kabiliyetini güçlendirmek amacıyla tüketicilere senetler (en çok karşılaşılanı bono veya diğer adıyla emre muharrer senet) imzalatmaktadır.

2. Karşılaşılan Sorunlar

Uygulamada en çok karşılaşılan sorunlardan biri de tüketiciye imzalatılan senetlerin ciro edilmesi, yani üçüncü bir kişinin tüketicinin alacaklısı hale gelmesidir. Bu hallerde satıcı veya sağlayıcının satmış olduğu ürün yahut vermiş olduğu hizmetin ayıplı olduğu, hatta ürünün hiç teslim edilmediği, hizmetin hiç verilmediği gibi itiraz ve def’iler senet alacaklısına karşı ileri sürülememektedir. Çünkü tüketicinin imzalamış olduğu bono soyut bir borç ikrarı niteliğindedir ve asıl hukuki ilişkiden bağımsızdır.

İmzalatılan tüketici senedi nama yazılı olması halinde bu gibi sorunlarla karşılaşmak mümkün değildir. Çünkü nama yazılı senetler ciro yoluyla üçüncü bir kişiye devredilemez, ancak alacağın temliki hükümlerine göre devredilebilir. Alacağın temliki hükümlerine göre devredilmesi halinde ise tüketicinin asıl hukuki ilişkiye yönelik tüm itiraz ve def’ilerini senedi devralan üçüncü kişilere de kullanabilmesi mümkündür. Bu nedenle tüketicilerin senet imzalarken özellikle dikkat etmesi gereken husus senedin emre yahut hamiline yazılı senetlerden olmaması gerektiğidir. Ancak çoğu zaman kötü niyetli satıcı veya sağlayıcılar tüketiciye emre yazılı senetler imzalatmakta ve senedi üçüncü kişilere ciro yoluyla devrederek vadesinden önce nakite kavuşmayı amaçlamakta ve tüketiciler bu konuda mağdur olma tehlikesi ile karşılaşmaktadır.

3. Hukuki Çözümler

Kanun koyucu tüketiciye imzalatılan senetler hakkında tüketiciyi korumaya yönelik olarak düzenlemeler yapmıştır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun‘un 4. maddesinin 5. fıkrası gereğince; “Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.

Yapılan bu düzenleme ile satıcı veya sağlayıcı tarafından zayıf konumda olan tüketiciye emre yazılı senet imzalatılması halinde bu senetlerin tüketici yönünden geçersiz sayılacağı açıkça hüküm altına alınmıştır. Yine aynı şekilde taksitler halinde ödemenin kararlaştırılmış olması halinde her bir taksit için ayrı ayrı senet düzenlenmesi gerektiği de belirtilmiştir.

Tüketiciye emre yazılı bono imzalatılarak daha sonra senedin ciro yoluyla üçüncü bir kişiye devredilmesi halinde senedi devralan kişi vadesi geldiğinde ya ödememe protestosu göndermekte ya da doğrudan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip talebine bulunmakta ve tüketiciye icra müdürlüğü tarafından örnek-10 ödeme emri gönderilmektedir. Bu gibi durumlarda tüketiciler “evime haciz gelir mi” korku ve paniği ile icra dairesine yahut alacaklı tarafa ödeme yapma yoluna gitmekte ise de özellikle satıcı veya sağlayıcının tüketim sözleşmesine konu edimini gereği gibi ifa etmediği hallerde açacakları bir menfi tespit davası ile söz konusu senetlerin geçersiz olduğunun tespitini ve varsa icra takibinin iptalini dava etmelerini öneririz. Bu kapsamda hak kaybı yaşamamak adına mutlaka bir avukattan hukuki yardım almanın önemini ayrıca belirtiriz.

4. Hukuki Görüşler

Senedi devralan 3. kişinin iyiniyetli olup olmadığı hususunda doktrinde ve Yargıtay’ın çeşitli daireleri arasında farklı görüşler mevcuttur. Bir görüşe göre, “Senette tüketici senedi olduğuna ilişkin ibarelerin olmaması halinde senedi iyiniyetle ciro yoluyla devralan alacaklının kambiyo hukukuna göre alacak hakkı korunmalı ve tüketiciden senet bedelini talep edebilmelidir.” Diğer görüşe göre ise, “Kanunun amacı tüketiciyi korumaktır, söz konusu senetlerin ‘tüketici yönünden geçersiz olacağı’ açıkça belirtilmiştir. Senet tümüyle geçersiz kılınmamaktadır. Senet alacaklısının tüketici dışındaki diğer senet borçlularına karşı talepte bulunması mümkündür.

Biz ikinci görüşe katılıyor, tüketicinin söz konusu senetlere ilişkin herkese karşı korunması gerektiğini savunuyoruz. Zira Yargıtay’ın çeşitli daireleri arasındaki bu görüş ayrılığı giderilmek üzere konu Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kuruluna taşınmış ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu (YİBGK) 29.11.2019 tarihli, 2018/5 Esas ve 2019/6 Karar sayılı ilâmı ile “6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4/5. maddesi ile sadece tüketiciler yönünden geçersiz olduğu belirlenmek suretiyle kanun koyucu tarafından içtihat aykırılığını giderecek şekilde düzenleme yapılmış olduğundan içtihatların birleştirilmesine yer olmadığı sonucuna varılmıştır.Kararın tam haline ulaşmak için tıklayınız.