HAGB: Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hagb, itiraz, hapis cezası, istanbul, beylikdüzü, avukat.

HAGB NEDİR?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 231. maddesinde düzenlenen bir ceza hukuku kurumudur.

CMK 231/5 hükmü uyarınca “Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.

Kısaca ifade etmek gerekirse, sanık hakkında 2 yıla kadar hükmolunacak hapis cezası, belli şartların varlığı halinde cezai anlamda bir sonuç doğurmayacaktır. Aslında sanık hakkında bir mahkumiyet kararı verilmekte ancak bu karar açıklanmamakta, açıklanması geri bırakılmaktadır. HAGB kararı ile kişinin medeni, siyasi veya özel yaşamına hiçbir kısıtlama getirilmeksizin adeta sanığa ikinci bir şans tanınır.

HAGB ŞARTLARI NELERDİR?

1- Hükmolunacak Cezanın 2 Yıl yahut Daha Az Süreli Hapis Cezası ya da Adli Para Cezası Olması

HAGB kararının verilebilmesi için aranan bir diğer şartımız da sanık hakkında hükmolunacak cezanın 2 yıldan fazla olmamasıdır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, suçun alt veya üst sınırının değil mahkemenin yargılama sonunda takdir edeceği hapis cezasının süresinin 2 yılı aşmaması aranmaktadır. Kanun’da suça sürüklenen çocuklar açısından herhangi bir ayrım yapılmamış olduğundan 2 yıllık üst sınır çocuklar bakımından da geçerlidir. Suçun taksirle mi kasten mi işlendiğinin de bir önemi yoktur.

Hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi mümkün değildir. Ancak doğrudan adli para cezasına hükmedilmesi durumunda HAGB kararı verilebilir.

2- Suçun Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Verilemeyecek Suçlardan Olmaması

Bazı suçlar bakımından HAGB kararı verilemeyeceğine ilişkin özel kanunlarda düzenlemeler vardır. 477 sayılı Disiplin Mahkemeleri Kanunu kapsamındaki disiplin suçları, karşılıksız çek keşide etme suçu (5491 sayılı Çek Kanunu m. 5/10), İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu (TCK m. 184), Disiplin veya tazyik hapsi gerektiren fiiller (Örneğin, nafaka borcunun ödenmemesi suçu nedeniyle hükmedilen tazyik hapsi, taahhüdü ihlal suçu), Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar (CMK m.231/14) bakımından HAGB kararı verilmesi mümkün değildir.

3- Sanığın Daha Önce Kasten İşlemiş Olduğu Bir Suçtan Dolayı Mahkumiyeti Bulunmaması

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için “sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması” Kanunumuzda aranan bir diğer şart olarak karşımıza çıkmaktadır. Sanık hakkında daha önceden kasten işlemiş olduğu suçtan mahkumiyeti olup da söz konusu kararın kesinleşmiş olmaması, HAGB kararı verilmesine engel teşkil etmemektedir. Taksirle işlenen suçlar bakımından sanık hakkında verilen mahkumiyet karar/kararları, HAGB kararı verilmesine engel teşkil etmemektedir. Örnek vermek gerekirse, taksirli fiil ile ölüm veya yaralama suçlarından mahkum olmuş bir kişi hakkında HAGB kararı verilmesi mümkündür.

5352 sayılı Adli Sicil Kanunu Geçici 2. maddesi gereğince silinme koşulları oluşan adli sicil kayıtları hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilirken dikkate alınmaz.

4- Mağdurun Uğramış Olduğu Zararların Giderilmesi

HAGB kararı verilebilmesi için, suç nedeniyle mağdur yahut kamu doğrudan ya da dolaylı olarak maddi anlamda zarara uğramış ise söz konusu zararın giderilmesi gerekmektedir. Zararın giderilmesi aynen iade ile mümkünse bu yolla, aynen iade mümkün değilse tazmin suretiyle sağlanabilir. Zararın kısmen giderilmesi halinde HAGB kararı verilebilmesi (mağdur buna açıkça rıza göstermiş olmadıkça) mümkün değildir. Örnek vermek gerekirse, bilgisayar hırsızlığında söz konusu bilgisayarın mümkünse aynen iadesi, mümkün değilse parasal olarak tazmini suretiyle mağdurun zararının giderilmesi sağlanabilir. Hakim söz konusu mağdurun uğramış olduğu zararı tespit etmelidir. Söz konusu tespitin yaklaşık olarak yapılması yeterlidir, tam olarak tespit edilmesi beklenmez. Zararın tespiti hâkimin bilgisini aşan bir teknik bilgiyi gerektiriyor ise bu konuda bilirkişiye başvurması mümkündür. Ceza hâkiminin yaptığı bu tespit kesin nitelikte bir tespit olmayıp ayrıca hukuk mahkemesinde tazminat davası açmaya engel değildir.

4- Sanığın Tekrar Suç İşlemeyeceği Kanaatine Varılması

Mahkeme, sanığın duruşmadaki tutum ve davranışlarını, kişilik özelliklerini dikkate alarak tekrar suç işlemeyeceği kanaatine varırsa diğer koşulların da varlığı halinde HAGB kararı vermelidir.

5- Sanığın HAGB’ye Onay Vermesi

Mahkemece sanığa “HAGB’yi kabul edip etmediği” sorulmalıdır. Sanık tarafından HAGB kabul edilmediği takdirde HAGB kararı verilemez. Kabul edip etmeme hususu sanıklar tarafından tereddüt uyandırmakta olup; HAGB kararının genellikle sanığın lehine olduğunu, ancak somut olay ve duruma göre değerlendirme yapılarak kabul edip etmemeye karar verilmesini tavsiye eder, bu konuda uzman bir ceza avukatından yardım alınması gerektiğinin altını çizeriz.

HAGB'NİN SONUÇLARI NELERDİR?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği takdirde sanık 5 yıl boyunca denetime tabi tutulur. 18 yaşından küçükler için bu süre 3 yıldır. Sanığın denetim süresinde kasten bir suç işleyip işlememesine bağlı olarak iki farklı sonuç mümkündür:

1- Sanık, denetim süresi içerisinde kasten bir suç işlemez ve kendisine yüklenen diğer yükümlülüklere uygun davranırsa açıklanması geri bırakılan hüküm tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılarak davanın düşmesine karar verilir. Davanın düşmesiyle birlikte sanık hakkında dava hiç açılmamış gibi sonuç doğurur.

2- Sanık, denetim süresi içinde kasten bir suç işler ya da hakimin belirlediği yükümlülüklere aykırı davranırsa açıklanması geri bırakılan hüküm mahkeme tarafından açıklanır. Daha önce verilen ceza seçenek yaptırımlara (örneğin, adli para cezasına) çevrilemez, ertelenemez. Özellikle altını çizmemiz gerekir ki, açıklanması geriye bırakılan hükmün açıklanması için ikinci suçtan dolayı mahkumiyetinin kesinleşmiş olması aranır.

HAGB KARARINA KARŞI İTİRAZ KANUN YOLU

CMK m. 231/12 uyrarınca HAGB kararlarına karşı itiraz etmek mümkündür.

İtiraz süresi tefhim veya tebliğden itibaren 7 gündür.

İtiraz kararı veren mahkemeye verilir.

İtirazı inceleyecek merci ise HAGB kararı veren mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi ise o yerde bulunan Ağır Ceza Mahkemesi, o yerde Ağır Ceza Mahkemesi yoksa Asliye Ceza Mahkemesi’nin yargı çevresinde bulunduğu Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz edilebilir. Çocuk Mahkemeleri ile Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemeleri de Asliye Ceza Mahkemesi derecesindedir. HAGB kararı veren mahkeme Ağır Ceza Mahkemesi ise itiraz mercii, o yerde bulunan numara olarak kendisini izleyen Ağır Ceza Mahkemesi’dir. O yerde başka Ağır Ceza Mahkemesi yoksa o yere en yakın Ağır Ceza Mahkemesi’nde itiraz etmek gerekmektedir.

Mahkemeler, uygulamada genellikle HAGB kararına karşı yapılan itirazları dosya üzerinden ve şekli olarak incelemektedir. Yani sadece HAGB koşullarının oluşup oluşmadığına göre itirazları değerlendirmekte, esasa ilişkin değerlendirme yapmamaktadır. Bu nedenle itirazların %90’ı ret kararı ile sonuçlanmaktadır. Ancak Yargıtay kararlarına göre, HAGB kararlarına yapılan itirazlar hem esas hem de usul yönünden incelenmelidir. Örnek vermek gerekirse, Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 18.12.2019 tarih, 2019/33957 E. ve 2019/15831 K. sayılı ilâmında bu husus açıkça vurgulanmıştır:

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararına karşı yapılan itiraz üzerine, mercii tarafından sadece hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının var olup olmadığına ilişkin olarak ceza miktarı, adlî sicil kaydı ve somut zarar bulunmamasına ilişkin sınırlı bir inceleme yapılmış ise de, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22/01/2013 tarihli ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararı ile itiraz merciinin sadece şeklî olarak değil, hem maddî olay, hem de hukukî yönden inceleme yapabileceği yönündeki kararı nazara alındığında, itiraz mercii Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesince işin esası hakkında da inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;

Yukarıda sözü edilen kanuni düzenlemeler karşısında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/01/2019 tarihli ve 2019/131 değişik iş sayılı kararının CMK’nin 309/4-a maddesi uyarınca kanun yararına BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, 18/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.