Mirasın Reddinin İptali Davası

mirasın reddi iptal davası, beylikdüzü, avukat, istanbul.

Reddi Miras Nedir?

Yasal ve atanmış mirasçılar mirasbırakanın ölümü anında mirasçı sıfatını kazanır. Miras hukukuna göre mirasbırakanın (müteveffa) hem hakları hem de borçları müteveffanın ölümü anında mirasına geçer. Buna “külli halefiyet ilkesi adı verilmektedir.

Mirasbırakanın borçlarından dolayı mirasçılar ölenin borçlarından hem murisin terekesi ile hem de kendi kişisel malvarlığı ile sorumlu olur. Mirasbırakanın terekesi borca batık olduğu hallerde söz konusu borçlardan sorumlu olmak istemeyen mirasçılar mirasın reddini talep ederler. Mirasın reddi ikiye ayrılır: Mirasın gerçek reddi ve mirasın hükmen reddi.

Mirasın gerçek reddinde mirasçılar kural olarak mirasbırakanın ölümü tarihinden itibaren üç ay içinde sulh hukuk mahkemesine mirası reddettiğini bildirmektedir.

Mirasın hükmen reddinde ise TBK m. 605/2’deki  “Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, mirasreddedilmiş sayılır.” düzenleme gereğince hiçbir irade açıklamasına dahi gerek olmaksızın miras yasa gereği reddedilmiş sayılmaktadır.

Mirasın Reddinin İptali Davası

Nedir?

Reddi mirasın iptali davası, mirası reddeden mirasçının alacaklısını korumaya yönelik olarak getirilen bir dava türüdür. TBK m. 617 gereğince “Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflâs idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler.

Burada mirasçı, alacaklılarının terekeden kendisine isabet edecek paydan tatmin edilmesini, kısacası alacaklının hakkına ulaşmasını engellemek istemektedir. Bu durumu öngören kanun koyucu son derece isabetli olarak borçlunun kötü niyetine cevaz vermemiş, alacaklılara mirasın reddinin iptalini dava etme ve bu şekilde alacağını borçlunun terekedeki payından alabilmesine imkan sağlamıştır.

Mirasın Reddinin İptali İçin Şartlar Nelerdir?

  • -Borçlunun alacaklılarına zarar verme kastıyla mirası reddetmesi
  • -Mirası reddeden borçlunun malvarlığının borcuna yetmemesi
  • -Borçlunun alacaklıya borcuna ilişkin yeterli bir güvence vermemesi (teminat senedi gibi)

Mirasın Reddinin İptali Davasında Davalı (Husumet)

Reddi mirasın iptali davasında davalı taraf, mirasbırakanın alacaklısıdır. Yani mirasın reddinin iptali davası mirasbırakanın alacaklısına karşı açılır. Alacaklı gerçek kişi olabileceği gibi tüzel kişi (örn. şirketler, dernek, vakıf, kooperatif, devlet ve diğer kamu tüzel kişileri) de olabilir.

Mirasın Reddinin İptali Davasında Süre

Reddi mirasın iptali davası, ilgili mirasçının mirası reddettiği tarihten itibaren 6 ay içinde açılmalıdır. Bu süre zamanaşımı süresi değil, hak düşürücü süredir. Bu nedenle reddin iptali davasını açmadan önce mirasçının ne zaman mirası ret talebinde bulunduğu hususunu netleştirmek gerekir.

Mirasın Reddinin İptali Davası Görevli Mahkeme

Mirasın reddinde sulh hukuk mahkemelerinin görevli olması sebebiyle mirasın reddinin iptalinde de sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu düşünülmekte ve dava görevsiz mahkemede ikame edilerek gereksiz zaman kayıpları yaşanmakta ve masraflar yapılmaktadır. Oysaki, reddin iptalinde genel görev kuralı geçerlidir ve asliye hukuk mahkemeleri görevlidir.

Mirasın Reddinin İptali Davası Yetkili Mahkeme

Genel yetki kuralı geçerlidir. Bu davada yetkili mahkeme, alacaklının davanın açıldığı anki yerleşim yeri (ikametgah) mahkemesidir.

Yargıtay Kararı

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/23145

K. 2013/15700

T. 5.6.2013

• MİRASIN REDDİNİN İPTALİ DAVASI ( Davalı Borçlunun Mirası Reddetme Sebebi Olarak Gösterdiği Mirasbırakanın Edinme Sebebinin Ahlaka Aykırılığı Alacaklısı Bakımından Sonuç Doğurmayacağı – Davanın Kabulü Gereği )

• BORÇLUNUN MİRASI REDDETMESİ ( Reddetme Sebebi Olarak Gösterilen Mirasbırakanın Edinme Sebebinin Ahlaka Aykırılığı Alacaklısı Bakımından Sonuç Doğurmayacağı – Davalının Mirası Reddinin İptaline Karar Verilmesi Gerektiği )

• REDDİN İPTALİ DAVASI ( Malvarlığı Borcuna Yetmeyen Mirasçı Alacaklılarına Zarar Vermek Amacıyla Mirası Reddederse Alacaklı Mirası Ret Tarihinden Başlayarak Altı Ay İçinde Reddin İptali Davası Açabileceği – Mirasbırakanın Edinme Sebebinin Ahlaka Aykırılığı Alacaklısı Bakımından Sonuç Doğurmayacağı )

• MİRASBIRAKANIN EDİNME SEBEBİ ( Ahlaka Aykırılığı Alacaklısı Bakımından Sonuç Doğurmayacağı – Davalının Mirası Reddinin İptaline Karar Verilmesi Gerektiği )

• DAVA AÇMA SÜRESİ ( Malvarlığı Borcuna Yetmeyen Mirasçı Alacaklılarına Zarar Vermek Amacıyla Mirası Reddederse Alacaklı Mirası Ret Tarihinden Başlayarak Altı Ay İçinde Reddin İptali Davası Açabileceği )

ÖZET : Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse alacaklı; mirası ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali davası açabilir. Davalının mirasbırakanının vasiyetname ile malvarlığının önemli bir kısmını mirasçılarından birisine vasiyet ettiği anlaşılmaktaysa da; önemli miktarda malvarlığının da tüm mirasçılarına intikal ettiği görülmektedir. Davacının davalı borçlunun bu taşınmazlardaki miras payını haczettirmek suretiyle alacağının kısmen veya tamamen elde edebilmesi mümkündür. Davalı borçlunun mirası reddetme sebebi olarak gösterdiği mirasbırakanın edinme sebebinin ahlaka aykırılığı, alacaklısı bakımından sonuç doğurmayacağından; alacaklısına zarar vermek kastıyla mirası reddettiğinin ve bu suretle Türk Medeni Kanununun 617. maddesindeki reddin iptali davası açma koşullarının mevcut olduğu kabul edilmelidir. Davanın kabulü ile davalının mirası reddinin iptaline karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse alacaklı; mirası ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali davası açabilir. Davalı mirasçının davacı tarafından icra takibine konu edilen asıl alacak olarak 30.000 TL. ve işlemiş faiz olarak 17.435 TL. olmak üzere toplam 47.435 TL. senetli borcu olduğu ve yapılan haciz işleminde borcun ödenmesinde kullanılabilecek tek malvarlığı unsurunun ailesiyle birlikte oturduğu konut olduğu anlaşılmaktadır. Bu konuta ilişkin tapu kaydına haciz konulmuş, icra dairesince satış hazırlıklarına girişilmiş, taşınmaza 82.150 TL. kıymet takdir edilmiştir. Ne var ki davalının meskeniyet şikayeti üzerine ( İİK. md. 82/12 ), icra hakimliğince taşınmazın satış bedelinden 40.000 TL. için şikayetin kabulüyle bu miktarın konut edinilmek üzere davalıya iadesine karar verilmiştir. Bu durumda, davalıya ait konutun satış bedelinden, davacı alacaklı ancak satış bedelinin 40.000 TL.’nin üzerinde kalan miktarı üzerinden alacağını tahsil imkanına sahiptir. Kaldı ki, icra takibi sonucu satışına karar verilen taşınmazların takdir edilen bedelinden daha az bir miktara ihale edilmesi de mümkündür. Bu sebeple davalı borçlunun malvarlığının borcunu ödemeye yetmeyeceği açıktır. Diğer yandan, davalının mirasbırakanının vasiyetname ile malvarlığının önemli bir kısmını mirasçılarından birisine vasiyet ettiği anlaşılmaktaysa da; önemli miktarda malvarlığının da tüm mirasçılarına intikal ettiği görülmektedir. Davacının davalı borçlunun bu taşınmazlardaki miras payını haczettirmek suretiyle alacağının kısmen veya tamamen elde edebilmesi mümkündür. Davalı borçlunun mirası reddetme sebebi olarak gösterdiği mirasbırakanın edinme sebebinin ahlaka aykırılığı, alacaklısı bakımından sonuç doğurmayacağından; alacaklısına zarar vermek kastıyla mirası reddettiğinin ve bu suretle Türk Medeni Kanununun 617. maddesindeki reddin iptali davası açma koşullarının mevcut olduğu kabul edilmelidir. Öyleyse, davanın kabulü ile davalının mirası reddinin iptaline karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle, 05.06.2013 tarihinde karar verildi.